Satın Alma Yolunda 4 Adım

Faik Sipahioğlu

Satın Alma Yolunda 4 Adım

Satın Alma Yolunda 4 Adım

Son satın almanızı düşünün.  Neden diğerini değil de bunu tercih ettiniz?

 

İnsanlar Satın Alma Yolculuğunda Keşif Ve Değerlendirme Yaparken Alışveriş Davranışları Şekilleniyor Ve Neden Bir Ürünün Yerine Bir Başkasının Tercih Edildiğini Etkiliyor. 

 

Satın Alma Kararını Etkileyen 5 Şeyi İnceleyelim.

Hemenin Gücünü Hissedin

Bir Ürün için Beklenen Süre Arttıkça Teklifin Gücü Azalır. Kampanyalarınızda Hemenin Gücünü Kullanın.

Sınırlı Vakitle Müşterinin Alışverişe Giden Yolunu Hızlandırabilirsiniz.

Biraz Örneklere Bakalım..

Şimdi Satın Al Daha Az Öde 

Hemen Üye Ol %20 İndirim Kazan.

Bugüne Özel İndirim….

Size Özel İndirim Kodunu Ay Sonuna Kadar Kullanabilirsiniz…

Bedavanın Hiç Bitmeyecek Etkisi

Satın almanın belki de en eski ama etkili yollarından olan bedavanın etkisinin mümkünse ümüğünü sıkın.

Alakalı ya da alakasız şüphesiz en etkili satın alma motivasyonlarından biri de siparişin yanında verilen ücretsiz hediyeler.

Tükeniyor...

Ürünün tükeneceğini sınırlı stoğun olduğunu müşterileriniz iliklerine kadar hissetmeli.

geçen sezon çok talep gören bir tasarımı bu sene de kullanmayın. 

Sizden alınan ürünün zamanında alınmadığında elde edilemeyeceğini müşteriye aktarın. 

Sosyal İspat...

Bir ürün/hizmet almadan önce sorarız. özellikle de pahada yüksek bir ürün/hizmet ise. 

Belki de onlarca yorum okuduktan sonra ancak doğru ürün/hizmet olduğuna emin hissederiz.

Daha önce kullanıp memnun olan ya da önerilerine güvenilen İnsanları oyuna dahil edin. İkna sürecini beklemediğiniz kadar hızlandıracaktır.  Bildiğiniz gibi zaten influencer marketing temelinde de bu yer alıyor. Gücünü buradan alıyor.

Dönüşüme Yönetici Aranıyor

Dönüşüme Yönetici Aranıyor

Dönüşüme Yönetici Aranıyor..

 

Dönüşüm, hızlı oldu o yüzden ben de hızla bir veri paylaşarak başlamak istiyorum.

Standard & Poor’sa bakacak olursak son yüz yıldır büyük şirketler buraya girip çıkıyor. 500 tane şirketi bu endeks takip ediyor. Burada, Standard & Poor’sta, çok ilginç bir tarihsel gelişim var. Eskiden şirketler 60 yıl 100 yıl bu endekste varken son zamanlarda bu süre azaldı ve şuandaki averaj 20 yıl. Hatta 2030 yılında şirketlerin burada sadece 14 yıl var olacağı söyleniyor.

Peki neden?  

Bir şekilde bu şirketler ya yok oluyorlar ya satın alınıyorlar ya da o kadar küçülüyorlar ki ilk 500 e bile giremiyorlar böyle bir gerçek var ortada. Bu değişimin temelinde teknoloji şirketleri var. Bunu da Yine Standard & poor’s  da 1990 yılında teknoloji şirketlerinin toplam Pazar değerine bakarak görüyoruz bu değer %5 iken geçen yıl ise %26 sı teknoloji şirketleri tarafından alıp götürülmüş durumda. Şirketler teknolojiye dönmedikçe ömürlerinin kısaldığını ve aynı zamanda teknoloji şirketlerinin pazardaki payının nasıl büyüdüğünü görüyoruz.  Bu satın almalar ürünü ya da müşteriyi satın almıyor sadece.  O şirketin ürün yapma becerisini ve kültürünü de içeriye enjekte ediyor. Bu beceri ve kültür neden bu kadar önemli? İleride şirket içi ekipler nasıl ve hangi kriterler ile bir araya gelecek?

Takımlar uzmanlık ve kariyer değil Merak ve Becerileri üzerine bir araya getirilmelidir. Farklı merak ve becerilerin bir araya getirilmesi gerekiyor. İnsanların merak ve becerilerinin geliştirmesi kariyer kadar önemlidir. Bizler Entelektüel derinliğimizi ne kadar arttırırsak o kadar görgü, fikir ve vizyon sahibi olabiliriz. Gelecekteki dünyada, çok bilen hiçbir şey olmayabilir.

Ne demek istiyorum?

Makinaları anlamamız ne yapabileceklerini bilmemiz gerekiyor. Bizim için ne yapabilirler? nasıl kullanabiliriz? Bunlarla beraber insanları anlamamız gerekiyor. Bizler bugün rutin, sıradan bilgiye dayalı işlemleri kendi başımıza yaparken yavaş yavaş bunları bilgisayarlara, bilişime bırakıyoruz; fakat bizim ne istediğimizi yarın ne isteyeceğimizi ve ne hissedeceğimizi bilecek yetenekte makinalar geliştirilecek. Yapay zeka ve veri bunların sebebi olacak.

Peki, İnsanlar ne yapacak?

Gelecekte çalışanlar, yöneticiler; yaratıcılık, algılama, düşleyebilme, muhakeme yeteneği, analiz etme, içgüdü gibi yetenekleriyle konuşulacak. Yani insanın beyninin sağ tarafını makinalar üstlenirken bizler diğer yönlerimiz ile öne çıkacağız. Düşleyebilen, yenilikçi ve yatay ortamın içinde kendisi olduğu için değerli olan bir iş kültürü olacağına inanıyorum. İşte bunlar gelecekte bir yöneticinin mülakatta değerlendirileceği kıstaslardan bazıları. Gelin Bir ilan düşünelim,

Düşleyebilen, hayal kuran, içgüdülerine güvenen, analiz edebilen CEO aranıyor!

 

Ya Dönüşürüz Ya Dövüşürüz

Ya Dönüşürüz Ya Da Dövüşürüz

Ya Dönüşürüz Ya Dövüşürüz

Kriz, bir topluluğun yaşamında bir düşünme anıdır. Bir meydan okumaya cevap, çağrıların kendisi kadar önemlidir. Covid-19 kriz süreci yaşayan hafızadaki en derin krizdir. Bir nötron bombası gibi, 

Fiziksel alt yapıyı değil insanları yok eder. Görünmez, sersemletir ve bulaşma tehdidi insanları birbirinden ayırır. Daha az önemli olmayan, alışılagelmiş normallik modellerini, bir çağın sağduyusunu zayıflatır ve şimdiye kadar insanlar için kutsal olan sınırları ihlal eder.

Peki, bu salgın sürecinde devletler ne gibi önemler aldı. Başarılı olabildiler mi. Nasıl bir dönüşümle karşı karşıyayız ‘yeni normal’ denilen düzen, gerçekten yeni mi? ya da normal mi?

Öncelikle dikkatimi çeken bir araştırmaya değinmek istiyorum. Dünya ülkeleri bu krizle baş edebilmek için farklı stratejiler kurallar uygularken bazı ülkeler başarısıyla kendisinden bir hayli söz ettirdi. Almanya, Yeni Zelanda, Tayvan, Finlandiya, Norveç, İzlanda…. Dünyada hemen her ülke korona virüsü krizinin etkilerini hissetti fakat bu ülkelerdeki insanlar kendilerini diğer ülkedekilere göre daha güvende hissetti. Ortak noktaları neydi biliyor musunuz? 

 Kadınlar tarafından yönetiliyor olmaları! 

Onları bu süreçte başarılı yapan doğaları gereği kendilerinde barındırdıkları empati yeteneği, şeffaf olmak, şefkatli olmak, korkmak ve önlem almak. Fakat bu süreci yönetmek yetmez sonrasında izlenecek uygulamalar öncesi kadar ehemmiyetli olacaktır.

Pandemi sürecinde devletler zorunlu dönüşümlerle mücadele ederken Almanya gibi özellikle üretim süreçlerinin otomasyonunu ifade eden Endüstri 4,0’ın ilk ortaya çıktığı ülke. Buna yetişen ülkeler hızla dijitalleşmeye ayak uydurdu. Endüstri 4,0’ı ıskalayan Türkiye’deki işletmelerin, yeni tip krizin zorladığı dijital dönüşüme tam anlamıyla ayak uydurabildiği söylenemez. Bu durumda sanayi sektörünün bu dönüşüme alışması zaman alacaktır. Ancak Türkiye için hizmet sektörünün ortalamanın üstünde olduğunu söyleyebiliriz. Biraz bakalım…

Dijital ekonominin en büyük ham maddesinin veri olduğundan hareketle, e-Devlet, e-fatura, e-imza, e-bilet, e-nabız gibi veri tabanlı dijital uygulamalar yaygın şekilde kullanılıyor.

Alışverişlerin online sistemde yaygınlaşması küçük esnaf olarak nitelendirilen bakkal gibi işletmelerin zamanla rekabete ayak uyduramayacağı ön görülüyor. Bu durumu ön gören zincirlerden Migros, sanal marketi için tam 1000 kişiyi işe alacağını duyurdu.

Alışverişin dışında ulaşım gıda ve tuvaletler gibi ortak kullanım alanları da değişimden nasibini almış durumda. Şu anda ve ilerleyen süreçte toplu taşımada araçların artırılıp kişi sayılarının azaltılması elzem hale gelmiştir. Her devletin bu ve benzeri değişimlere ayak uydurması gerekecektir. Bunlara örnek olarak yakın zamanda edinilen bir bilgiye göre Türkiye’deki kalabalık nüfuslu illerin ulaşımını sağlayan minibüslerin 8-10 kişilik taksilere çevrilmesi üzerine çalışmalar yapılıyor.

Restoranlarda temasın azaltılmasına yönelik teknolojik yenilikler QR kodlarıyla ulaşılan menüler gelirken benzin istasyonlarının lavabolarını kullanmak istediğinizde sıfır temas ile buralardan ayrılabilecek şekilde dönüşüme gidildiğini görüyoruz.

 Birkaç değişime daha göz atalım, Toplumsal düzeyde bazı uyarlamalar daha kalıcı değişimlere işaret edebileceğini gördük. Birincisi, 5G geniş bant döneminde evden çalışma daha yaygın hale gelecektir.  İkincisi, sağlık hizmetleri daha fazla dijital hale gelebilir ve çevrimiçi hasta danışmanlığı ve bakımına daha fazla güvenebileceğiz. Üçüncüsü, üniversitelerin ve kolejlerin kapatılmasıyla öğretim online olmaya zorlanmıştır. Belki de olması gerekenin gerçekleşmesine vesile olmuştur diyebiliriz.

Bizleri sakin, konforlu ve sağlıklı bir hayat bekliyor diyebiliriz. Teknoloji üzerine temellenecek olan bir yaşam biçimine kapı açmaktan, yurtdışı seyahatlerine kadar hayatımızın her alanını dijitalle şekillendireceğiz ve bu değişimi benimseyip başarılı şekilde uygulayan devletler ‘yeni normalle’ bulundukları toprakları idare ederken bazı ülkeler, devletler yönetimlerini komşu ülkelere bağlı olarak ve dışarıdan yönetilmeye mahkûm olacağını düşünüyorum. Hadi duyanlar duymayanlara fısıldasın

Ya Dönüşürüz ya da Dövüşürüz.